20. yüzyılın en büyük nükleer kazası olan Çernobil reaktör kazası, Nisan 1986’da Ukrayna'nın Kiev bölgesine bağlı Çernobil kentinde meydana geldi ve yıkıcı sonuçlar doğurdu.
Çernobil kazasından sonra çok sayıda insan ilk birkaç saat içinde yüksek dozda radyoaktif iyodine maruz kaldı. Radyoaktif iyodinin neden olduğu en önemli sağlık sorunlarından biri, çocukluk çağı tiroit kanserleri. Zaten kazadan sonraki ilk aylarda, radyoaktif iyodin düzeyi yüksek sütlerden içen çocuklar, yüksek radyasyon dozları aldı ve 2002 yılına kadar bu grup içinde 4000’den fazla tiroit kanseri teşhis edildi.
DNA’YI ÖLÜME YÖNLENDİRİYOR
Radyasyonun sağlık üzerindeki etkilerini anlatan İstanbul Bilim Üniversitesi’nden Radyasyon Onkoloğu Doç. Dr. Şefik İğdem, radyoaktif maddelerin vücuttaki en temel hedefinin DNA olduğunu belirtti. Doç. İğdem, radyasyonun insan vücudundaki seyri, kısa ve uzun vadedeki sonuçları hakkında şunları söyledi:
“Radyasyon, DNA üzerinde tamiri zor kırıklar meydana getirerek DNA’nın replikasyonunu yani çift sarmallı DNA'nın kendini kopyalaması işlemini engelliyor. Böylece hücre bölünemiyor veya bölünmeye çalıştığı zaman ölüme doğru yönlendiriliyor. Bu konudaki bir başka senaryo ise hücrede meydana gelen DNA kırığının, bir hata olarak bir sonraki nesle aktarılmasıdır. Bu aktarılma sonucunda mutant, yani bozulmuş ve hasarlı hücreler bir şekilde diğer hücrelerin kontrolünden kurtularak yeni bir kanserizasyona yol açar. Radyasyonun sağlık üzerindeki etkilerini anlatan İstanbul Bilim Üniversitesi’nden Radyasyon Onkoloğu Doç. Dr. Şefik İğdem, radyoaktif maddelerin vücuttaki en temel hedefinin DNA olduğunu belirtti. Doç. İğdem, radyasyonun insan vücudundaki seyri, kısa ve uzun vadedeki sonuçları hakkında şunları söyledi:
ŞİKAYETLER 10 DAKİKA SONRA BAŞLIYOR
İnsan vücudu bir nükleer kaza sonucu radyasyona maruz kalırsa, maruz kaldığı radyasyon miktarıyla doğru orantılı şikayetler ortaya çıkıyor. Fakat önce maruz kalınan doz ne olursa olsun bir prodromal dönem yaşanıyor. Tüm vücudun radyasyona maruz kalmasından 5-10 dakika sonra prodromal dönem denilen ve iştahsızlık, bulantı, kusma ve yorulma ile giden şikayetler görülüyor.
BELİRTİLER BİRKAÇ GÜN SÜREBİLİYOR
Maruz kalınan doz ne kadar yüksek ise bu şikayetler o kadar çabuk ortaya çıkıyor ve bir o kadar şiddetli oluyor. Diğer erken belirtiler de buna eşlik edebiliyor. Bu belirtiler; ishal, kramplar, ateş, baş ağrısı, sıvı kaybı, dehidratasyon ve sonunda hipotansiyon, yani tansiyonun anormal derecede düşmesidir. Bu dönem birkaç saat veya birkaç gün sürebiliyor.
Maruz kalınan doz ne kadar yüksek ise bu şikayetler o kadar çabuk ortaya çıkıyor ve bir o kadar şiddetli oluyor. Diğer erken belirtiler de buna eşlik edebiliyor. Bu belirtiler; ishal, kramplar, ateş, baş ağrısı, sıvı kaybı, dehidratasyon ve sonunda hipotansiyon, yani tansiyonun anormal derecede düşmesidir. Bu dönem birkaç saat veya birkaç gün sürebiliyor.
LATENT DÖNEM ÖLÜMLE SONUÇLANIYOR
Bu dönemin ardından latent dönem başlıyor. Hastanın kendini çok iyi hissettiği ve yaklaşık bir hafta süren bu latent dönemden sonra maruz kalınan doza bağlı olarak hematopoetik, (kan yapımına yönelik), gastrointestinal (sindirim), serebrovasküler (kalp-damar) sisteminin çökmesi üzerine ölüm gelişiyor.
Bu dönemin ardından latent dönem başlıyor. Hastanın kendini çok iyi hissettiği ve yaklaşık bir hafta süren bu latent dönemden sonra maruz kalınan doza bağlı olarak hematopoetik, (kan yapımına yönelik), gastrointestinal (sindirim), serebrovasküler (kalp-damar) sisteminin çökmesi üzerine ölüm gelişiyor.
ETKİLERİ YILLAR SONRA ÇIKIYOR VE KANSER YAPIYOR
Radyoaktif maddeler vücutta tüm organları etkiler ama özellikle hızlı çoğalan hücreler radyasyona hemen cevap verirler. Örneğin deride kızarıklık, ülserasyon, üreme hücrelerinde sterilizasyon, gözde katarakt, saçlı deride saç dökülmesi, bağırsaklarda ishal ve bulantı bu reaksiyonlara birer örnektir. Bazı hücrelerde radyasyona geç cevap verirler. Beyin, omurilik gibi dokularda onarım çok zor olur. Radyasyonun geç etkileri ise seneler sonra ortaya çıkar. İkincil kanserler buna en güzel örnektir.
ÇERNOBİL TİROİT KANSERİNİ YÜZ KAT ARTIRDIRadyoaktif maddeler vücutta tüm organları etkiler ama özellikle hızlı çoğalan hücreler radyasyona hemen cevap verirler. Örneğin deride kızarıklık, ülserasyon, üreme hücrelerinde sterilizasyon, gözde katarakt, saçlı deride saç dökülmesi, bağırsaklarda ishal ve bulantı bu reaksiyonlara birer örnektir. Bazı hücrelerde radyasyona geç cevap verirler. Beyin, omurilik gibi dokularda onarım çok zor olur. Radyasyonun geç etkileri ise seneler sonra ortaya çıkar. İkincil kanserler buna en güzel örnektir.
Çernobil kazasından dört yıl sonra tiroit kanserlerinde 100 kat artış gözlendi. Kaza sonrası çok sayıda insan ilk birkaç saat içinde yüksek dozda radyoaktif iyodine maruz kaldı. Bu madde en çok tiroit kanserine yol açar. Çünkü radyoaktif iyodin, soluyan insanın akciğerlerinden kana karışır. Sonrada gidip gırtlağın önündeki tiroit bezinin içinde birikir. Burada yaptığı aşırı ışınlama da kansere sebep olur.
ÇERNOBİLZEDELER KANSER RİSKİ ALTINDA YAŞIYOR
Çernobil kazasında ortama karışan radyoaktif gazlar nedeniyle santraldeki 237 çalışan yüksek risk altına girdi. Bunlardan 140’ında daha sonra akut radyasyon sendromu belirtileri gözlendi. Bunların 60’ında cilde bağlı sendromlar görüldü ve 28 kişi bu nedenlerle öldü. Radyasyona bağlı hemotopoetik sendrom ve kemik iliği yetersizliğinden ölenler de oldu. Ayrıca kurtulanlarda cilt lezyonları, katarakt, kısırlık, Hashimoto tiroiditi gibi hastalıklar da oldu. Tabii ki Çernobil kazasında radyasyona maruz kalan bütün insanlar kan hastalığına bağlı bir kanser gelişme riski altındadırlar.”
-ntvmsnbc
0 yorum:
Yorum Gönder